İzmir’de yaşanan deprem sonrasında vatandaşlar can derdine düşerken,kamu kurumlarının deprem alanına cemaat tarikat vakıfların ekiplerini yerleştirmenin derdine düştüğü ortaya çıktı.
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş) İzmir Şube Başkanı Dr. Tarık Doğan, dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Doğan, İzmir’deki depremin ardından yardıma giden demokratik kitle örgütlerinin koronavirüs gerekçesiyle engellendiğini ancak “cemaatlere ait vakıf ve derneklerin AFAD’a bağlıymış gibi alanda bulunduğunu” belirterek, “AFAD’ın bir unsuruymuş gibi lanse edilmeye çalışılan, birbirine paralel amaçları olan cemaat ve tarikat yapılanmasına sahip bazı vakıf ve dernekler, çadır bölgelerinde hakimiyet kurdu ve gönüllü kurumların boşalttıkları yerlere yerleştirildi” dedi.
ODATV’nin haberine göre çarpıcı açıklamalarda bulunan Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Çalışanları Sendikası İzmir Şube Başkanı Dr.Tarık Doğan açıklasında ““Depremden 1 hafta sonra bile kamu kurumları hala tam anlamıyla organize olamadı. Depremin ardından en kısa sürede bölgeye intikal eden, arama kurtarma çalışmalarına katılan, ilk kazanı kaynatan demokratik kitle örgütleri, pandemi gerekçesi ile uzaklaştırıldı, iktidar tarafından görmezden gelinmiş hatta dışlandı. Ancak iktidar tarafından her platformda ön plana çıkarılan ve AFAD yanına eklemlenen, kamusal kimlikle alanlarda faaliyet gösteren, AFAD’ın bir unsuruymuş gibi lanse edilmeye çalışılan, birbirine paralel amaçları olan cemaat ve tarikat yapılanmasına sahip bazı vakıf ve dernekler, çadır bölgelerinde hakimiyet kurdu ve gönüllü kurumların boşalttıkları yerlere yerleştirildi.” ifadelerini kullandı.
Doğan, “cemaatlere ait vakıf ve derneklerin bugüne kadar tespit edilmeyen virüse karşı bir tedbir yöntemi” olup olmadığının açıklanmasını isteyerek, “Bir kurumu bölgeden çıkarırken bir başkasını oraya ikame eden irade, bu seçimi hangi epidemiyolojik ilke veya bilimsel bir gerekçeye dayanarak yapmıştır” dedi.
Doğan ayrıca karantinadayken evleri yıkılan ve hasar gören vatandaşların depremden 4 gün sonra ulaşılmaya çalışıldığını kaydederek, “Koronavirüs pozitif vakaların depremin yarattığı panikle çok fazla insan ile temas etmiş olması ihtimali yüksektir. Önümüzde ki günlerde vaka sayısında ciddi bir artışın kaçınılmaz olduğu gerçeğine karşı gerekli tedbirler alınmalıdır” diye uyarıda bulundu.
Doğan yaptığı yazılı açıklamada şu iddialarda bulundu:
- Bazı çadır kentlerde kayıtlı olan kişilerle, fiili olarak kalanların sayıları çok farklıdır. Bir çok depremzedenin kalıcı konuta yerleşmek üzere çadır kentlerden ayrıldığı, bununla birlikte bazı çadır bölgelerine, evi hasarlı olmadığı halde durumu suistimal eden, art niyetli kişiler ve Suriyeli sığınmacılar yerleştirildi. Hiçbir mağduriyet yaşamadığı halde ihtiyaç sahiplerine verilmek üzere gönderilen yardım malzemelerini toplayan ve işyerinde ücret karşılığı bu malzemeleri kar amaçlı satan fırsatçıların çadır bölgelerinde cirit attı.
- Sağlık çalışanları için koronavirüs tedbiri alınmadı. Acil servisler ciddi hasta yükü ile karşı karşıya iken, İzmir genelinde koronavirüs nedeniyle yoğun bakım ve servis yatışı için birçok hasta acil servislerde yatak beklemekteyken hatta acil servis çalışanları karantinaya alınmaya başlanmışken, ayrıca her hekimin ihtisası ile ilgili konuda ve kendi branşında görevlendirilebileceği gerçeğine rağmen, kimi hastanelerden acil tıp uzmanı kimi hastanelerden acil tıp asistanı her gün 24 saat olacak şekilde, çadır kentlerde UMKE tarafından kurulan sağlık çadırlarında görevlendirildi.
- Sağlık çalışanlarının ilkelere ve teamüllere uygun olarak, önceden görev tanımları yetki ve sorumlulukları yazılı olarak açıkça belirtilmeden görevlendirildiği, görevlendirmenin yapıldığı yerlere intikal ettikten sonra, sözel olarak, ‘göç yolda düzülür’ mantığıyla bu eksikliğin giderilmeye çalışıldı.