Celal Eren ÇELİK
Sevgili okurlarımız memleketin ekonomik hali malum.Uluslararası finans dünyasında ise Türkiye artık “Riskli” ülke ve kolay kolay yabancı fonlar Türkiye’ye hele hele özel sektöre proje bazlı fon sağlamıyor…
Şimdi sizlere anlatacağımız olayı okuyunca,havada uçuşan rakamları duyunca,yapılanları öğrenince memlekette para söz konusu olduğunda herkesin nasıl milleti de, devleti de düşünmeden bir “YOLUNDA A.Ş” tezgahı kurduğunu,kurulan rüşvet ekiplerini görünce yine siniriniz bozulacak…
O halde peşrevi daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim…
Şimdi efendim dediğimiz gibi memlekete yabancılar artık sadece AKP’nin beceriksiz yönetimi ile yaşanan ekonomik kriz sonrasında batma noktasına gelen yahut borsada fiyatları dövize göre komik rakamlarda kalan Türk şirketlerini ölü fiyatına kapatmak için para girişi yapıyor.
Yoksa bir üretim tesisi,istihdam katma değer sağlayacak projelere “Geleceği belirsiz riskli ülke” diyerek para bağlamıyorlar hele uluslararası fonlar bu tip üretim,istihdam odaklı projelere fon sağlamayı son 1,5 senede neredeyse tamamen kesti.
İşte memleket bu haldeyken bundan 8 ay önce Türkiye’den önemli bir firma 2 ayrı proje için finansman arayışına giriyor. Projeler de öyle ufak tefek projeler değil hani tamı tamına 350 milyon Euro’luk 2 projeden bahsediyoruz. Projenin biri 200,diğeri 150 milyon Euro’luk projeler.
Bu iki proje hayata geçtiğinde ise yüzlerce insana istihdam sağlanacak,katma değer yaratılacak,vergi geliri olacak ve projelerden birisi için kurulacak tesis ile ciddi bir ihracat katkısı olacak ülkeye…
Projeler büyük,rakam yüksek olunca bu önemli ve kendi iş yaptığı sektörlerde son derece saygın olan firma yurt dışı fonlardan finansman bulmak için çalışmalara başlıyor.
Görüşme ve temasların ardından küresel çapta yatırım fonu sağlayan bir yabancı fon projelere finansman sağlamayı kabul ediyor. Ancak belirtelim ki bu yatırım fonunun Türkiye’de tek bir yetkilisi var.
Fonun 2 proje için sağlamayı kabul ettiği 350 milyon Euro’luk finansmanın Türkiye’ye girişi,uluslararası yasal prosedürlerin tamamlanması, Türkiye’de gerekli sürecin yürütülmesinden bu küresel fonun Türkiye’deki tek temsilcisi sorumlu…
Para fon tarafından onaylanıyor,uluslarası tüm evraklar,teminatlar,IBOE belgeleri tamamlanıyor.
350 milyon periyodik aylara bölünerek Dolar’ın Türkiye’ye transferi için artık gerine sadece Türkiye’de bir bankanın “Saklama hizmetleri” kapsamında hesap açarak işlemlere başlaması kalıyor…
Buraya kadar her şey tamam.
Sizin de “İyi işte şu ekonomik krizde böyle kredi bulunmuş,istihdam sağlanacak,katma değer yaratılacak” diye düşündüğünüzü sanıyorum.
Ama işte öyle olmuyor,kızılca kıyamet tam da bundan sonra kopuyor…
Küresel fonun Türkiye’deki tek temsilcisi ve yatırımcı, fondan gelecek paramın Türkiye’ye transfer işlemini başlatabilmek için önce 2 devlet bankasının bölge müdürlüklerine gidiyorlar.
Kendilerine verilen cevap “Bu iş bizi aşar. Bize Külliye’den Yatırım Ofisi’nden telefon gelmesi lazım” şeklinde oluyor.Ama bununla kalınmıyor…
Yatırım fonun Türkiye’deki temsilcisi ve yatırımcı “Külliye’deki Yatırım Ofisi ile kendilerini iletişime geçirecekleri” söylenen Ankara ve İstanbul’da 2 ayrı gruba yönlendiriliyor.
Yatırımcı ve küresel fonun Türkiye temsilcisi yönlendirildikleri bu 2 ekiple temas etmeden önce doğrudan Yatırım Ofisi ile temasa geçmek istiyorlar. Öyle ya memlekete yatırım yapılacak 350 milyon Euro bulmuşlar. Ama aldıkları cevap aynı :”Bu 2 ekiple görüşeceksiniz”
Tabii “Yukarıdan” da böyle denince yatırımcı ve küresel fonun Türkiye temsilcisi Ankara ve İstanbul’daki 2 ekiple görüşüyor. Ve şoke oluyorlar.
Zira kendilerinden bu işe “Onay verilmesinin sağlanması” karşılığında bu 2 ekip de “350 milyon Euro’nun yüze 30’unu” yani tamı tamına 105 milyon Euro rüşvet istiyorlar.
Bunınla da sınırlı kalınmıyor,bu küresel fonun Türkiye temsilcisinin ön anlaşmasını yaptığı 17 ayrı proje için de dosya başı değişen miktarlarda rüşvet talep ediliyor.
Bunu kabul etmeyen yatırımcı ve fon temsilcisi ne yapacaklarını düşünürlerken tabii rakam büyük olunca çoktan başka “İşbitiricilerin” de olaydan haberi oluyor.
Yatırımcı ve fon temsilcisinin bir gün telefonları çalıyor. Karşı tarafta özellikle finans ve bankacılık sektöründe çok üst düzey yetkililer ile kontakları olan bir kişi var. Kendileri ile yemek yemek istediğini iletiyor ve “Malum konu hakkında konuşalım” diyor.
Bu finans dünyasının üst düzey yetkilileri ile ilişkisi olan isim ile Ankara’nın en lüks mekanlarından birisinde bir yemek yeniyor. Söz dönüp dolaşıp “Malum konuya” gelince “İş bitirici” üst düzey isim 2 dosya içim 4,5 milyon Euro ödenmesi halinde sorunu çözeceğini söylüyor.
Ancak bu 4,5 milyon Euro da o özel bankada bir “Ekibe dağılacak” Bu “Ekip” parayı arasında paylaşma ve yüzdeleri konusunda anlaşamıyor ve koca banka yatırımcı ve fon temsilcisine bankalarda uluslararası işlemlerin yapıldığı,SWİFT işlemlerinin üzerinden yürüdüğü “Line” sisteminin olmadığını ve bu nedenle parayı transfer edemeyeceklerini iletiyor.
Ve netice olarak yaklaşık 6 aydır yüzlerce kişiye istihdam yaratacak,katma değer sağlayacak,ihracata katkı verilecek 2 önemli projenin ONAYLANMIŞ OLAN 350 milyon Euro’luk finansmanı kapıda bekliyor,Türkiye’ye getirilemiyor.
Rüşvet ekipleri kurulmuş,herkes “YOLUNDA A.Ş” sevgili okurlar ve istenen milyon Euro’lar havalarda uçuşuyor…
Pardon siz Millet mi dediniz,devlet mi dediniz?
Aman canım boşverin milleti-devleti,önemli olan birilerinin banka hesabının şişmesi…
Vatandaş aç gezse de olur…
“Öfkelenin! Direnişin ilk aşaması öfkelenmek, yaşanan haysiyetsizliklere kayıtsız kalmamak, infial duymaksa, ikinci ve belirleyici aşaması eyleme geçmektir.”
Stéphane Hessel
herkes “YOLUNDA A.Ş”
Tam Bağımsız Gazetecilik CELAL EREN ÇELİK ile HABERALTERNATİF.COM
@kanalalternatif @yazparov @celalerencelikk
Dünya ve Türkiye olarak ahlaksızlık tarihi yazıyoruz!
Tacize, tecavüze , rüşvete , haksızlığa ahlaksızlık demeyenler…Cumhurbaşkanı adaylığı meşrudur, hukukidir, anayasaldır, AHLAKİDİR diyor!
Oysa ileri doğru gidecektik. ..Kötülüğe koşuyoruz!