ABD Merkezli olan ve Dünya’nın en etkin düşünce kuruluşlarından birisi olarak kabul edilen Carnegie Uluslararası Barış Vakfı tarafından hazırlanan ““Avrupa Birliği ve ABD 2021’de Neden Türkiye Politikalarını Yeniden Düşünmeli?” başlıklı raporda Çin ve Türkiye AB ve ABD’nin “Ortak kaygı noktası” olarak tanımlanırken, alınması gereken tedbirler noktasında da çarpıcı ifadeler kullanıldı.
Raporda Türkiye’de derinleşecek bir ekonomik “Buhranın” yaklaşmakta olduğu vurguklanırken bu ekonomik buhran ve Suriye’den gelen “Geçici koruma” statüsündeki Suriyeliler üzerinden ekonomik yaptırımlar da kullanılarak Türkiye’nin AB ve ABD çıkarları doğrultusunda baskı altına alınması öneriliyor.
Raporu köşesine taşıyan Veryansın TV İmtiyaz Sahibi gazeteci Erdem Atay çarpıcı rapor ile ilgili köşesinde şu ifadeleri kullandı:
“Rand raporları, ABD’de yapılan Türkiye belgeselleri, Avrupa Birliği ülkelerinin baskısı ve Türkiye hakkında çıkan haberler, bir de Joe Biden sonrası bölge için hazırlanan senaryolar…
Bunun şakası yok! ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri çok açık bir şekilde Türkiye’yi sıkıştırmaya, ekonomik buhranını kullanıp teslim almaya hazırlanıyor.
En somut gelişme de iki gün önce yaşandı.
ABD Başkanı Joe Biden’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in kabine şefi Bjoern Seibert Türkiye’ye karşı birlikte çalışma kararı aldıklarını açıkladı.
Açıklamayı Beyaz Saray bizzat yaptı. İfade şuydu:
“İkili (Sullivan ile Seibert) Çin ve Türkiye dahil ortak kaygı konularında beraber çalışma hususunda mutabık kaldı.”
Sabah akşam Türkiye’nin çıkarı için ‘acaba ne yapabilirim’ diye kafa yoran ve eline geçen her raporu didik didik okuyan, üretmekten bir an olsun vazgeçmeyen çok değerli komutanımız Nejat Eslen dün bir rapor gönderdi bana.
“Erdem çok önemli, muhakkak gözden geçir” dedi.
Raporu hazırlayan Carnegie Uluslararası Barış Vakfı…
Washington, Moskova, Beyrut, Pekin, Brüksel ve Yeni Delhi’de merkezleri var.
1910 yılında Andrew Carnegie tarafından kurulan bir dış politika düşünce kuruluşu.
Hedefi uluslararası işbirliğini ilerletme ve ABD’nin uluslararası alana daha aktif bir katılım sağlaması için uğraş verme. En azından kendileri böyle açıklıyor.
Etkisi öyle yadsınamaz bir kuruluş ki, 2019’da Pensilvanya Üniversitesinin “Küresel Düşünce Kuruluşları” sıralamasında birinci sırayı almış.
2015’te de Carnegie, Brookings Enstitüsü ve Chatham House’dan sonra dünyanın en etkili üçüncü düşünce kuruluşu olmuş.
2018’de en iyi Bağımsız Düşünce Kuruluşu seçilmiş.
***
21 Ocak 2021’de bir Türkiye raporu hazırlamış. Türkiye’den de kimsenin dikkatini çekmemiş.
Raporun başlığı, “Avrupa Birliği ve ABD 2021’de Neden Türkiye Politikalarını Yeniden Düşünmeli?”
Raporu hazırlayanlar ise Marc Pierini ile Francesco Siccardi.
Pierini eski bir Avrupa Birliği diplomatı. 2006-2011 yılları arasında Türkiye Delegasyonu Başkanlığı yaptı.
Elçilik yaptığı ülkeler ise oldukça dikkat çekici: Tunus, Libya, Fas ve Suriye…
Yani raporu hazırlayan asıl kişi alanında oldukça yetkin olmanın yanında, bölgeyi de çok iyi tanıyan biri.
Raporun hedefi çok açık:
Batı’dan uzaklaşıp, ABD ve AB ülkelerinin çıkarlarına karşı hamle yapan ve git gide ‘sorunu’ artırmaya çalışan Türkiye’yi, ekonomik buhran yaşamasını bir fırsat bilerek nasıl yola getiririz?
Türkiye’nin hem güvenlik politikalarını artırıp hem de ekonomik krizle baş edemeyeceğini bir fırsat olarak gören rapor Türkiye’yi “yola getirmenin” cevabını şöyle vermiş:
Yaptırımları artırmak!
Fazla uzatmayalım…
Rapor önce Türkiye ile ilgili şu tespitleri yapıyor:
-Türkiye NATO için hala oldukça stratejik önemde.
-Rusya Türkiye’yi NATO ve AB’den uzaklaştırmak için aralıksız bir şekilde baskı yapıyor. Özellikle İdlib’de olası bir Rusya saldırısı sonrası Türkiye’ye doğru ilerleyebilecek bir mülteci dalgası kullanılıyor.
-Türkiye’de şiddetli bir ekonomik kriz var bu daha da kötüleşebilir.
-Türkiye AB hukuk devleti standartlarından hiç olmadığı kadar uzaklaştı.
-Avrupalı liderlerin şu an Türkiye’nin AB’ye üyelik konusunu konuşması mümkün değil.
Rapor bu tespitleri yaptıktan sonra bu parametreler çerçevesinde AB ve ABD’nin kendi çıkarlarını ve transatlantik ittifakının çıkarlarını korumak için bir dizi adım atılması gerekliliğine işaret ediyor.
Atılması gereken altı adım sıralanıyor.
SERT SÖYLEMLER GELİYOR
Birinci adım: Türkiye’nin rahatsız edici ve yıkıcı açıklamalarının artık tolere edilemeyeceğine dair sinyaller gönderilmeli. Gerekirse sert çıkılmalı.
S-400’LER ACİLEN KALDIRILMALI
İkinci adım: Brüksel ve Washington bir an önce Türkiye coğrafyasında NATO dışı varlıkların konuşlandırılmasını önlemek için önlemler geliştirmeli. Türkiye, Rusya’dan uzaklaştırılmalı. Yapılması gerekenlerin başında S-400 hava savunma füze sisteminin tamamen kaldırılmasının sağlanması. Aksi takdirde NATO’nun acil durum planının devreye sokulması…
TÜRKİYE’YE ASKERİ İHRACATLAR SINIRLANDIRILIR
Üçüncü adım: Avrupa-Atlantik ortakları, Ankara’nın yıkıcı ve rahatsız edici politikalarında herhangi bir değişikliğin olmaması, Rusya ile ilişkilerinde bir netlik olmaması ve Batı’nın diyalog çağrılarına önem vermemesi halinde Türkiye’ye askeri ihracatların sınırlandırılması… Batı kaynaklarının Batılı müttefiklere karşı tehdit unsuru olarak kullanılmaması için bu yaptırım güçlü bir uyarı olacaktır.
TÜRK YETKİLİLERE YAPTIRIM UYGULANMALI
Dördüncü adım: AB ve ABD hukukun üstünlüğünü yok eden ve Batı ülkelerinin iç politikalarına en çok müdahale eden Türk yetkililer yaptırım uygulamalıdır. Bu Türkiye’nin NATO ve Avrupa Konseyi tüzükleri kapsamındaki taahhütleriyle tutarlı olacaktır.
İŞGAL EDİLMİŞ KUZEY KIBRIS’I TANITACAK HAMLEDEN UZAK DURULMALI
Beşinci adım: Avrupa Birliği, Ankara hukuk devleti statüsüne kesin dönüş yapana kadar Türkiye ile yaptığı Ortaklık Anlaşma Çerçevesinin uygulanmasını ertelemeli. AB ayrıca Türkiye’nin “işgal altında olan Kuzey Kıbrıs”ı fiilen tanıtmasını sağlayacak Doğu Akdeniz konferansı fikriden derhal vazgeçmeli.
SURİYE MÜLTECİ SORUNUNU
Altıncı adım: AB, Türkiye-Suriye sınırındaki ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerle ilgili somut elle tutulur müzakere teklifleri ve destekleri sunmalı. Türkiye’nin düşmanca ve yıkıcı davranışı azaldığı zaman bu tekliflerden yararlanabilmesi hedeflenmeli.
Fazla söze gerek yok. Rapor her şeyi özetliyor.
Mart ayının başında Halkbank davasının da başlayacağını hatırlatırsak sıkıntılı günler kapıda.
Muhalefet hazırda beklerken, iktidar ABD’ye şimdiden yanaşmaya başladı bile. Halbuki AB ve ABD’ye verilecek cevap çok basitti:
“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”
Herkes bunu lafta söylüyor, eyleme geçip iç huzuru sağlamıyorsa demek ki, konuları VATAN değilmiş!
________________________________________________________________________________________________
BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞE DESTEK OLMAK İÇİN;
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan,bağımsız ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan,Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir,DİJİTAL KİTAPLARIMIZDAN (e-kitap) satın alabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
DİJİTAL BOOK STORE SANAL KİTABEVİ:
YOUTUBE KANALI LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w