Türkiye bu sene içinde gerçekleşecek genel seçime kilitlenmişken anket şirketleri de harekete geçti. Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi (TEAM), 11-14 Ocak tarihleri arasında yaptığı anketin sonuçlarını paylaştı.
Araştırmayı sosyal medyadan paylaşan araştırma şirketi “Muhalefet için rehavet lüksü kalmadı. AK Parti ve CHP oy oranları 2020 düzeylerine geri döndü. AK Parti yükselişi son bir ayda hızlanarak devam etti.” değerlendirmesini yaptı.
Açıklanan ankete göre partilerin oy oranları şöyle oldu:
AKP: Yüzde 37,5
CHP: Yüzde 26
İYİ Parti: Yüzde 11,7
HDP: Yüzde 11,1
MHP: Yüzde 6,5
Diğer: Yüzde 7,5
TEAM Araştırma tarafından yapılan değerlendirme şöyle oldu:
“Hem CHP’de hem İYİ Parti’de düşüş var. Daha önce AK Parti’den kopup bu iki partiye yönelen seçmenlerden kısmen kararsızlara, kısmen AK Parti’ye geri dönüşler var. AK Parti bu geçişlere ek olarak kararsızlarda bekleyen seçmenlerinin de bir kısmını geri çevirmiş.”
MHP de son bir ayda belirgin düzeyde oy kaybedenlerden, ancak kayıplarının bir kısmı AK Parti’ye geri dönen oylar olduğu için, bu değişim Cumhur İttifakı’ndaki yükselişi etkilememiş.
MECLİS ÇOĞUNLUĞUNUN CUMHUR İTTİFAKINDA KALMA İHTİMALİ GÜÇLENDİ
Ankete göre Meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakı’nda kalma ihtimali güçlendi. TEAM Araştırma’nın yaptığı değerlendirme şöyle oldu:
“Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı’nın alması ihtimali güçlendi. Geçen sene ortalarında Altılı Masa lehine 5.6 puana kadar çıkmış olan fark kapandı ve Cumhur ittifakı 2.7 puan öne geçti.”
MUHALİF SEÇMEN KAYGILI
Seçmenlere Türkiye’deki siyaseti düşündüklerinde nasıl bir duygu durumu içinde olduklarına yönelik sorular da yöneltildi. Verilen yanıtlara göre muhalif seçmenlerde ve yeni seçmenlerde kaygının yüksek, umut, heyecan ve mutluluk seviyelerinin düşük olduğu görüldü.
TEAM Araştırma, konuyu ittifaklar bazında değerlendirdiğinde şu bulgulara ulaştı:
“İttifaklar bazında bakıldığında siyasi iklimle ilgili seçmen duygularında net bir fotoğraf var. Muhalif seçmen kaygılı, öfkeli, mutsuz, umutsuz ve heyecansız. İktidarı destekleyen seçmenlerde umut, mutluluk ve heyecan düzeylerinin yüksek olmaması da dikkat çekici.”