Cihan ÇİFTÇİ
Diğer sosyal bilimlerin hemen hepsi için kullanılan tabir, istihbarat bilimi için de kullanılmaktadır. Evet istihbarat, insanlık tarihi kadar eski bir alandır. İlk çağ dönemindeki istihbarat çalışmaları, çağın gerekliliklerine uygun olarak; hayatta kalmak, yiyecek bulmak, gelecek olan tehditleri önceden bilebilmek gibi temel şartlara bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Toplumsal yapının belirli bir düzene girmesi ile birlikte, sorumluluklar bölüşülmüş ve istihbarat ile ilgilenmek üzere özel görevliler kullanılmıştır.
İlk istihbaratçılar daha çok mistik (gizemli) yönü kuvvetli, geleceği görme yeteneğine sahip olduğu düşünülen kişilerden oluşmaktaydı. Bunun nedeni ise; “geleceği görme” metaforu üzerine kurgulanmış bir alan olarak istihbaratın bu yönü ile “gizemli” olarak algılanması ve kimi durumlarda istihbaratçılara ve istihbarat kurumlarına mevcut olandan daha fazla anlam yüklenmesi olabilir.
Diğer bir sebep ise ilk çağ toplumlarının bilgi birikim düzeylerinin oldukça sınırla olmasıdır. Bilgi düzeyi çok sınırlı olduğu için o dönemin insanları mevcut olayları eldeki bilgilerle aydınlatamadıkları durumlarda bu olayları “gizemli güçlerle” açıklama yoluna gitmişlerdir.
Görüldüğü üzere istihbarat çarkının işlevselliğinin ilk dişlisi bilgi ya da insanların bilme isteğidir. Bu dönemde, bilgiye yüklenen anlamın sorgulanması ve bilginin kullanımının ne şekilde olacağı sıklıkla tartışılmıştır. İlk çağlarda başlayan bu sorgulamalar çağlar boyunca devam etmiş ve dünyanın istihbarat kültürüne katkı sağlamıştır. Örnek olarak; Sokrates’in “iyi olan tek şey bilgi, kötü olan tek şey bilgisizliktir” düşüncesi, Bacon’ın “bilginin kendisi güçtür” ideali, Thomas Hobbes’un “bilginin amacı güçtür” aforizması gösterilebilir.
Toplumsal gelişimin sonraki aşamalarında ise bilgini sadece bireye ait olmadığı, devletler arasında siyasal sosyal kültürel ekonomik ilişkilerin sürdürülebilmesi için gerekli ve tehdit algılamaları açısından hayati bir olgu olduğu anlaşılmıştır. Buna bağlı olarak bilginin kaynağını oluşturan “haber alma” kabiliyeti, toplumsal ilerleyişe paralel olarak önemini arttırmış ve istihbarat, kurumsal olarak bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Antik Çağ’a dair eski eserlerde toplumların siyasi ve askeri stratejilerini belirlerken gizliliğe önem verdikleri, adam kaçırma, suikast, kılık değiştirme gibi klasik yöntemlerin yanı sıra; istihbarata karşı koyma (İKK) ve örtülü operasyonlar gibi modern istihbarat örgütlerinin yapısına uygun çalışmalar yaptıkları da görülmektedir.
Burada günümüze kadar etkisi devam eden teorik ve metodolojik yönü güçlü olan ve istihbarat olgusunun temelini oluşturan iki medeniyete yani Antik Çin ve Yunan dikkat çekmek yerinde olacaktır.
Çin tarihindeki ilk hanedanlık olarak bilinen Xia Hanedanlığı (M.Ö. 2100-1600) Shang Hanedanlığını devirerek Çine egemen olmuştur. Konu ile ilgili bilgiler içeren kitabeler ve yazıtlar, bilim adamları tarafından incelendiğinde Xia Hanedanlığının başarısında Xia casuslarının etkili olduğu teyit edilmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca bu dönemden sonra başlayan “Savaşan Devletler Dönemi’nde (M.Ö. 403-221)”, tarihin ilk güvenlik danışmanı ve meşhur Savaş Sanatı kitabının yazarı, geliştirdiği Taoist doktrin ile özgün bir istihbarat bakışı geliştiren Sun-Tzu ismi duyulur olmuştur.[1]
Antik Yunan’da ise istihbarat olgusuna rastlanılan ilk alan Yunan Mitolojisidir. Mitolojide, tanrıların kurduğu düzene karşı olan bir figür göze çarpmaktadır: Prometheus. Eski Yunanca’da pro: önce, manthano: bilmek manasına gelmektedir. Ayrıca geleceği görme yetisine sahip olan Prometheus, bu mitolojiye göre tanrıların kralı Zeus’a meydan okuyan tek kahraman olarak nitelendirilmektedir. Yunan medeniyetinde istihbarat ile ilgili kaynaklar mitolojik hikayeler ile sınırlı değildir. Örneğin, bu kaynaklar arasında; günümüze kadar ulaşan ve kriptografi alanına yaptıkları katlıkları önemli olan, geliştirmiş oldukları tekniklerle modern istihbarat dünyasında kullanılan sinyal istihbaratı, şifreleme ve şifre çözme sistemlerine ilham kaynağı olan Polybius ve Tacticus’un eserleri mevcuttur.
Dönem itibariyle günümüz istihbarat birikimine katkısı olan liderler de mevcuttur. Mısırın Napolyonu olarak bilinen III. Thutmosis, Romalı Augustus, Hannibal Barca, Hintli Kautila vs. … Ancak bana ayrılan kıymetli köşemi bu türlü detaylara ayırmak yerine yazı serimin ilki olan “İlk Çağ’da İstihbarat’ı” burada sonlandırıyorum. İstihbarat kültürümüze katkı sağlamak ve bu alanda farkındalık oluşturmak amacıyla kaleme alacağım serinin sonraki başlığı “Ortaçağ’da İstihbarat” olacak.
Mutlu Bayramlar…
[1] Ralph Sawyer. (2013). The Historical Thust of Chinese İntelligence. Georgetown University. s.29-30.
Okudum yazınızı çok ilginçti! Yunan mitolojisini hep duyardım. Serinin bundan sonrasını bekliyorum. ✋